Öncelikle bizleri yaratan, bizleri kulluğuyla şereflendirip kendisine muhatap kılan Rabb’imize sonsuz hamd ve şükrederiz. O’nun Habîb’i, yaratılmışların en seçkini Hz. Muhammed’e (s.a.v.) ve onun azîz ailesine salât ve selam ederiz. Yine Efendimizin ashâbına, Kur’an’ın ve İslam’ın günümüze kadar ulaşmasında emeği geçenlere de selam ederiz. Allah onlardan razı olsun. Şefaat ve himmetleri üzerimizde hazır ve daim olsun.
Şaban ayının on dördüncü gününü on beşinci gününe bağlayan gece, yani 27 Mart Cumartesi gecesi Beraat gecesidir. Kelimenin aslı "Berâet"tir. “Berâet”in sözlük anlamı ise bir zorluktan kurtulmak, berî olmak demektir. Borçtan kurtulma, temize çıkıp aklanma, ceza veya sorumluluktan kurtulma gibi manalara gelir.
Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle mübarek gecesi; günahların affedilmesi ve kulların temize çıkarılması sebebiyle beraat gecesi; kulların ihsana kavuşmaları sebebiyle rahmet gecesi; Yüce Allah’ın mümin kullarına beraat fermanı vermesi sebebiyle vesîka gecesi gibi adlar verilmiştir.
Kandil olarak adlandırılan mübarek geceler; dünyanın koşuşturması içerisinde yaratılış gayesini unutup sonu gelmez emel ve hevesler peşinde koca bir ömrü heba eden bizlere, özümüze dönmek ve kendimizi sorgulamak, geçici olanla kalıcı olanı fark etmek, gönül dünyamızı temizlemek ve beraata ermek için birer fırsat olarak sunulmuştur.
Beraat Kandili de; Allah’ın rahmet, lütuf ve mağfiretiyle tecelli ederek, kullarına bağışlanma kapılarını ardına kadar açtığı, müminlerin dualarına icabet ettiği ve günahlarını affettiği bir rahmet gecesidir. Ramazan-ı Şerîf’e adım adım yaklaşıldığı bu günlerde hızla akıp giden ömür içerisinde Rabbimize ve bütün insanlığa karşı sorumluluklarımızı hatırlamak, tevbe ederek azim ve kararlılıkla kulluğumuzu inşa etmek adına bizler için bir fırsattır.
Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem, bu günde çok ibadet ve dua ederdi. Hadis-i Şerif’te: “Şaban-ı Şerîf’in on beşinci gecesi olunca, o geceyi ihya ediniz ve gündüzünde oruç tutunuz! Muhakkak ki Allahü Teâlâ: ‘Mağfiret olunmak isteyen yok mudur? Mağfiret edeyim. Rızk isteyen yok mudur? Rızk vereyim. Musibete uğrayan yok mudur? Kurtuluş vereyim. Kim ne isterse vereyim!’ diye buyurur ve bu hal sabaha kadar devam eder.” diye buyrulur. (İbn Mâce, H. no: 1388)
Öyleyse Beraat Kandili, beraatımızı almamızın ancak nefsin ve şeytanın hile ve tuzaklarına karşı uyanık olmakla, hayat rehberimiz olan Kur’ân-ı Kerîm’i anlamak ve yaşamakla, Efendimizin bizlere miras bırakmış olduğu sünneti yani evrensel ahlâkî erdemleri hayatımıza yansıtmakla mümkün olacağını hatırlatır.
Beraat Kandili, bizlere her türlü şerden, kötülükten, zulümden, haksızlıktan ve adaletsizlikten berî olmayı hatırlatır.
O halde bugün kulluk günüdür, bugün tevbe günüdür. Bugün şükür günüdür. Bugün Kur’an günüdür. Bugün namaz günüdür. Bugün fırsat günüdür. Bugün yeniden gayret günüdür. Ne olacaksa bugün olmalıdır. Zira bugün beraat günüdür.
Beraat Kandilimizin affımıza ve hayrımıza vesile olması duasıyla…
Şaban ayının on dördüncü gününü on beşinci gününe bağlayan gece, yani 27 Mart Cumartesi gecesi Beraat gecesidir. Kelimenin aslı "Berâet"tir. “Berâet”in sözlük anlamı ise bir zorluktan kurtulmak, berî olmak demektir. Borçtan kurtulma, temize çıkıp aklanma, ceza veya sorumluluktan kurtulma gibi manalara gelir.
Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle mübarek gecesi; günahların affedilmesi ve kulların temize çıkarılması sebebiyle beraat gecesi; kulların ihsana kavuşmaları sebebiyle rahmet gecesi; Yüce Allah’ın mümin kullarına beraat fermanı vermesi sebebiyle vesîka gecesi gibi adlar verilmiştir.
Kandil olarak adlandırılan mübarek geceler; dünyanın koşuşturması içerisinde yaratılış gayesini unutup sonu gelmez emel ve hevesler peşinde koca bir ömrü heba eden bizlere, özümüze dönmek ve kendimizi sorgulamak, geçici olanla kalıcı olanı fark etmek, gönül dünyamızı temizlemek ve beraata ermek için birer fırsat olarak sunulmuştur.
Beraat Kandili de; Allah’ın rahmet, lütuf ve mağfiretiyle tecelli ederek, kullarına bağışlanma kapılarını ardına kadar açtığı, müminlerin dualarına icabet ettiği ve günahlarını affettiği bir rahmet gecesidir. Ramazan-ı Şerîf’e adım adım yaklaşıldığı bu günlerde hızla akıp giden ömür içerisinde Rabbimize ve bütün insanlığa karşı sorumluluklarımızı hatırlamak, tevbe ederek azim ve kararlılıkla kulluğumuzu inşa etmek adına bizler için bir fırsattır.
Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem, bu günde çok ibadet ve dua ederdi. Hadis-i Şerif’te: “Şaban-ı Şerîf’in on beşinci gecesi olunca, o geceyi ihya ediniz ve gündüzünde oruç tutunuz! Muhakkak ki Allahü Teâlâ: ‘Mağfiret olunmak isteyen yok mudur? Mağfiret edeyim. Rızk isteyen yok mudur? Rızk vereyim. Musibete uğrayan yok mudur? Kurtuluş vereyim. Kim ne isterse vereyim!’ diye buyurur ve bu hal sabaha kadar devam eder.” diye buyrulur. (İbn Mâce, H. no: 1388)
Öyleyse Beraat Kandili, beraatımızı almamızın ancak nefsin ve şeytanın hile ve tuzaklarına karşı uyanık olmakla, hayat rehberimiz olan Kur’ân-ı Kerîm’i anlamak ve yaşamakla, Efendimizin bizlere miras bırakmış olduğu sünneti yani evrensel ahlâkî erdemleri hayatımıza yansıtmakla mümkün olacağını hatırlatır.
Beraat Kandili, bizlere her türlü şerden, kötülükten, zulümden, haksızlıktan ve adaletsizlikten berî olmayı hatırlatır.
O halde bugün kulluk günüdür, bugün tevbe günüdür. Bugün şükür günüdür. Bugün Kur’an günüdür. Bugün namaz günüdür. Bugün fırsat günüdür. Bugün yeniden gayret günüdür. Ne olacaksa bugün olmalıdır. Zira bugün beraat günüdür.
Beraat Kandilimizin affımıza ve hayrımıza vesile olması duasıyla…