Merhaba sevgili Bayramiç Havadis okuyucuları. Bu sayımızda söz verip tutmanın kazandırdıkları, tutmamanın kaybettirdikleri hakkında sizlerle biraz irdeleme yapalım istiyorum.
Yaşantımızda bazen, günün getirdiği nedenlerden dolayı çoğumuz hiç düşünmeden söz vermek durumunda kalıyoruz. Çeşitli sebeplerle bu sözleri verirken aslında enine boyuna düşünmemiz gerekiyor. Çünkü yerine getiremeyeceğimiz şeyin sözünü vermemeli, verdiysek de muhakkak sözümüze sahip çıkmalıyız.
Yaşantımızda bazen, günün getirdiği nedenlerden dolayı çoğumuz hiç düşünmeden söz vermek durumunda kalıyoruz. Çeşitli sebeplerle bu sözleri verirken aslında enine boyuna düşünmemiz gerekiyor. Çünkü yerine getiremeyeceğimiz şeyin sözünü vermemeli, verdiysek de muhakkak sözümüze sahip çıkmalıyız.
Çevremizde ne yazık ki bunun tersi durumlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. İnsanlar verdikleri sözleri unutup hiçbir şey olmamış gibi karşımıza gelebiliyorlar. Böylece de hem kendisine yazık etmiş, hem sözünün altında ezilmiş, hem de kendilerine olan güveni yerle bir etmiş oluyorlar. Hele ki, verdikleri sözleri hatırlattığımızda o zaman kıyamet kopuyor, çılgına dönüyorlar. Bu insanlar bana, ahlakın en önemli unsurlarından ahde vefayı unutmuşlar ya da olması gereken değeri vermemişler gibi geliyor.
Verdiği sözü ne pahasına olursa olsun yerine getiren kişi olmak aranılan en önemli insani vasıftır.Bencilliğin, iki yüzlülüğün tavan yaptığı bu günlerde ‘insanın sözünün senet olması’ pahabiçilemez bir meziyettir. Sözünün arkasında duran kişilerin parmakla gösterildiği günümüzde bizler de böyle bir insan olabilmek için ileri geri boş konuşmamalı, ah almamalı, kötü niyetli olmamalı, söylediklerimizle yaptıklarımızı denk tutmalıyız. Böyle olunca ne mutlu ki, güvenilen kişi olmuş oluruz.
Güven duygusunu hissedebilmek,bu duyguyu karşımızdaki kişide bulabilmek o kadar kıymetli ki... Karşımızdakinin karakterini öyle güzel ortaya koyar ki verdiği söz için gösterdiği gayret... Sözünün eri olduğunu kanıtlayan kişiye önündeki tüm kapılar ardına kadar açılır.
Aksi halde, sözüne ehemmiyet vermezse, elde etmek istediklerine ulaşmanın sarhoşluğuyla o konuma gelebilmek için verdiği bütün o sözler buhar olup uçarsa insan ilişkilerine de, iş ilişkilerine de zarar verir.
Arkadaşlıkları, dostlukları sarsılır. Çevresindeki herkesin ona güveni zedelenir. Temas halinde olduğu insanlar ilişkilerini sorgulamaya başlar. Bir anlamda, her türlü güven ihlali ortaya çıkar.
Keşke herkes sözünün arkasında dursa, işine geldiği gibi bugün öyle, yarın böyle demese diyeceğim ama hayat öyle dikensiz gül bahçesi değil malesef...
Tersine, sahtekarlık, riyakarlık, işine geldiği gibi davranmaların zehirli bir sarmaşık gibi etrafımızı kuşattığı günümüzde dürüst davranan insanı bulmak çölde su bulmak gibi zor bir hal oldu.Ama yine de dilerim ,dürüst insanlar çıksın karşımıza.
Verdiği sözü ne pahasına olursa olsun yerine getiren kişi olmak aranılan en önemli insani vasıftır.Bencilliğin, iki yüzlülüğün tavan yaptığı bu günlerde ‘insanın sözünün senet olması’ pahabiçilemez bir meziyettir. Sözünün arkasında duran kişilerin parmakla gösterildiği günümüzde bizler de böyle bir insan olabilmek için ileri geri boş konuşmamalı, ah almamalı, kötü niyetli olmamalı, söylediklerimizle yaptıklarımızı denk tutmalıyız. Böyle olunca ne mutlu ki, güvenilen kişi olmuş oluruz.
Güven duygusunu hissedebilmek,bu duyguyu karşımızdaki kişide bulabilmek o kadar kıymetli ki... Karşımızdakinin karakterini öyle güzel ortaya koyar ki verdiği söz için gösterdiği gayret... Sözünün eri olduğunu kanıtlayan kişiye önündeki tüm kapılar ardına kadar açılır.
Aksi halde, sözüne ehemmiyet vermezse, elde etmek istediklerine ulaşmanın sarhoşluğuyla o konuma gelebilmek için verdiği bütün o sözler buhar olup uçarsa insan ilişkilerine de, iş ilişkilerine de zarar verir.
Arkadaşlıkları, dostlukları sarsılır. Çevresindeki herkesin ona güveni zedelenir. Temas halinde olduğu insanlar ilişkilerini sorgulamaya başlar. Bir anlamda, her türlü güven ihlali ortaya çıkar.
Keşke herkes sözünün arkasında dursa, işine geldiği gibi bugün öyle, yarın böyle demese diyeceğim ama hayat öyle dikensiz gül bahçesi değil malesef...
Tersine, sahtekarlık, riyakarlık, işine geldiği gibi davranmaların zehirli bir sarmaşık gibi etrafımızı kuşattığı günümüzde dürüst davranan insanı bulmak çölde su bulmak gibi zor bir hal oldu.Ama yine de dilerim ,dürüst insanlar çıksın karşımıza.
Yeri gelmişken Mevlana’nın sevdiğim bir sözünü de sizlerle paylaşmak isterim: ‘Düşündüğünü söyle, söylediğini yap, yaptığının arkasında dur ama dikkat et sözünün altında ezilme!’
İnsanları verdikleri sözlerle kandıranların vay haline... Sözüne inanılmayan bir kişi olarak bilinmek ne kadar da acı değil mi? Unutmayalım ki söz gümüşse sükut altındır.Susması gereken yeri ve zamanı iyi bilenler ile sözünün arkasında duranlar her zaman kazanırlar.
KAZANANLARDAN OLMAMIZ DİLEĞİYLE... HAYIRLI BAYRAMLAR.
İnsanları verdikleri sözlerle kandıranların vay haline... Sözüne inanılmayan bir kişi olarak bilinmek ne kadar da acı değil mi? Unutmayalım ki söz gümüşse sükut altındır.Susması gereken yeri ve zamanı iyi bilenler ile sözünün arkasında duranlar her zaman kazanırlar.
KAZANANLARDAN OLMAMIZ DİLEĞİYLE... HAYIRLI BAYRAMLAR.