Kazdağlarının değeri her geçen gün artıyor. Kazdağları deyince kuşkusuz Bayramiç akla geliyor. Birçok ilçe ve ilin sınırları içinde yer alan bu doğa harikası yerin en güzel bölümü ise Bayramiç sınırları içinde Oksijen deposu, endemik bitki yuvası, rengarenk yeşil alanları, şelaleleri, pınarları ile kendi alanında örnek gösterilecek yerlerden biri.
Bildiğiniz gibi buraya her mevsim ziyaretçi geliyor. Ama bu yıl bu ziyaretçi sayısı daha da artıyor. Sebebi ise denizdeki müsilaj adı verilen salya.
Havaların ısınması ile beraber vatandaşlar çoğunlukla sahillere gidiyor. Sahillere gidemeyen veya gitmek istemeyen vatandaşlar ise daha serin ortamı ile Kazdağlarına geliyor.
Bu yıl özelikle Marmara Denizi kustu. Çanakkale merkezden başlayıp, tüm Marmara Denizi’ni kaplayan ve ardından sahilleri salya ile kaplayan bu sorun daha da büyüyor.
Bu sorun deniz turizmine büyük darbe vuruyor. Düşünün salya Bozcaada ve Geyikli sahiline kadar geldi. Bundan sonraki aşama Assos bölgesi. Buralara da giderse resmen Çanakkale genelindeki deniz turizminin yüzde 90’nını kapsamış olacak. İnşallah olmaz. Bu da büyük bir ekonomik sorunu beraberinde getirecek.
Eğer denizdeki salya sorunu devam ederse vatandaşlar mecburen Kazdağlarına gelecekler. Şimdiden talep artmış durumda. Çünkü havalar çok ısındı ve vatandaşlar denize giremiyor. Denize giremedikleri gibi deniz ürünlerini de tüketmiyorlar.
Uzun süre pandemi nedeniyle evlerinde kalan vatandaşlar, mecburen kendilerini dışarı atacak. Temmuz ayı ile beraber tam normalleşme adımları atılacak. Bu da vatandaşların kendini doğaya atması anlamına geliyor.
Denize gidemeyeceklerine göre bu sefer büyük kısmı Kazadağlarına gelecek. İşte biz ile olarak da buna hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Denizlerdeki tesisler için dezavantaj olan bu zorunlu tatil anlayışındaki değişiklik bizler için avantajları konuma gelmiş olacak.
Bu potansiyeli hem ekonomik hem de tanıtım açısında iyi değerlendirmemiz gerekiyor.
Bildiğiniz gibi buraya her mevsim ziyaretçi geliyor. Ama bu yıl bu ziyaretçi sayısı daha da artıyor. Sebebi ise denizdeki müsilaj adı verilen salya.
Havaların ısınması ile beraber vatandaşlar çoğunlukla sahillere gidiyor. Sahillere gidemeyen veya gitmek istemeyen vatandaşlar ise daha serin ortamı ile Kazdağlarına geliyor.
Bu yıl özelikle Marmara Denizi kustu. Çanakkale merkezden başlayıp, tüm Marmara Denizi’ni kaplayan ve ardından sahilleri salya ile kaplayan bu sorun daha da büyüyor.
Bu sorun deniz turizmine büyük darbe vuruyor. Düşünün salya Bozcaada ve Geyikli sahiline kadar geldi. Bundan sonraki aşama Assos bölgesi. Buralara da giderse resmen Çanakkale genelindeki deniz turizminin yüzde 90’nını kapsamış olacak. İnşallah olmaz. Bu da büyük bir ekonomik sorunu beraberinde getirecek.
Eğer denizdeki salya sorunu devam ederse vatandaşlar mecburen Kazdağlarına gelecekler. Şimdiden talep artmış durumda. Çünkü havalar çok ısındı ve vatandaşlar denize giremiyor. Denize giremedikleri gibi deniz ürünlerini de tüketmiyorlar.
Uzun süre pandemi nedeniyle evlerinde kalan vatandaşlar, mecburen kendilerini dışarı atacak. Temmuz ayı ile beraber tam normalleşme adımları atılacak. Bu da vatandaşların kendini doğaya atması anlamına geliyor.
Denize gidemeyeceklerine göre bu sefer büyük kısmı Kazadağlarına gelecek. İşte biz ile olarak da buna hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Denizlerdeki tesisler için dezavantaj olan bu zorunlu tatil anlayışındaki değişiklik bizler için avantajları konuma gelmiş olacak.
Bu potansiyeli hem ekonomik hem de tanıtım açısında iyi değerlendirmemiz gerekiyor.