Günümüzde insanlığın en çok ihtiyacı olan şey sağlık. Ama sağlıktan anlamamız gereken ne olmalı? Sadece beden sağlığımızın iyi olması yeterli mi? Ruhumuz, kalbimiz, duygularımız, ne kadar sağlıklı?
Maalesef günümüz insanı mutluluk denilince dünya hayatını anladığı, ahiret mutluluğu hatırına gelmediği gibi, sağlık deyince de akla beden sağlığı gelmekte. Medyamız sürekli nasıl beslenmeli, nasıl spor yapmalı, nasıl bir yaşam sürmeli vb. gibi soruların cevaplarını ekranlara taşıdıkları uzman konuklarından cevaplarını ararken, manevi açıdan sağlık sorunları içinde boğulup giden insanlığa çare üretmekten uzak bir görüntü arz etmekte.
Peki, çare ne? Yüce dinimiz İslam özellikle şu mübarek Ramazan ayında oruç, teravih, zekât, fitre gibi ibadetlerle bedensel ve ruhsal, maddi ve manevi, bireysel ve sosyal, dünyevi ve uhrevi açıdan sağlık, huzur ve mutluluğun reçetesini insanlığa sunmaktadır.
İslam dini “Oruç tutun sıhhat bulun”, “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir”, ”Namaz kişiyi kötülüklerden alıkoyar” gibi ilke ve prensipleriyle sorunlarımıza ışık tutmaktadır.
Sağlıklı beslenmekte; helal kazançla elde edilen helal rızıkla beslenmek, yediğimiz nimetlerimizi zikir, fikir ve şükür anlayışıyla sadece maddi besin almak değil, Allah’ın verdiği nimetlerinde koyduğu ilahi isimlerin manalarını da zikrederek, fikrederek, şükrederek manevi gıdamızı da alarak gerçekleştirebiliriz.
Aksi halde ruhumuz, kalbimiz aklımız, duygularımız, manevi hastalıklarla ahiret saadetimizi tehdit altında iken, bizler beden sağlığı ve dünya mutluluğu peşinde koşarsak gerçek bir sağlıklı yaşam sürdüremeyiz.
Unutulmamalıdır ki; Rabbimiz maddi dertlerimiz içine manevi dermanlar gizlemiştir. Hem de ne demişler; “Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş”.
Rabbimiz cümlemizi şu mübarek zaman dilimlerinde maddi ve manevi dertlerine derman bulan, her iki dünya saadetine eren kullarından eylesin.
Âmin…
Mübarek Ramazan Bayramımızı tebrik ediyor, öncelikle salgın hastalıktan bizleri, milletimizi ve tüm insanlığı muhafaza etmesini Rabbimizden niyaz ediyorum.
Maalesef günümüz insanı mutluluk denilince dünya hayatını anladığı, ahiret mutluluğu hatırına gelmediği gibi, sağlık deyince de akla beden sağlığı gelmekte. Medyamız sürekli nasıl beslenmeli, nasıl spor yapmalı, nasıl bir yaşam sürmeli vb. gibi soruların cevaplarını ekranlara taşıdıkları uzman konuklarından cevaplarını ararken, manevi açıdan sağlık sorunları içinde boğulup giden insanlığa çare üretmekten uzak bir görüntü arz etmekte.
Peki, çare ne? Yüce dinimiz İslam özellikle şu mübarek Ramazan ayında oruç, teravih, zekât, fitre gibi ibadetlerle bedensel ve ruhsal, maddi ve manevi, bireysel ve sosyal, dünyevi ve uhrevi açıdan sağlık, huzur ve mutluluğun reçetesini insanlığa sunmaktadır.
İslam dini “Oruç tutun sıhhat bulun”, “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir”, ”Namaz kişiyi kötülüklerden alıkoyar” gibi ilke ve prensipleriyle sorunlarımıza ışık tutmaktadır.
Sağlıklı beslenmekte; helal kazançla elde edilen helal rızıkla beslenmek, yediğimiz nimetlerimizi zikir, fikir ve şükür anlayışıyla sadece maddi besin almak değil, Allah’ın verdiği nimetlerinde koyduğu ilahi isimlerin manalarını da zikrederek, fikrederek, şükrederek manevi gıdamızı da alarak gerçekleştirebiliriz.
Aksi halde ruhumuz, kalbimiz aklımız, duygularımız, manevi hastalıklarla ahiret saadetimizi tehdit altında iken, bizler beden sağlığı ve dünya mutluluğu peşinde koşarsak gerçek bir sağlıklı yaşam sürdüremeyiz.
Unutulmamalıdır ki; Rabbimiz maddi dertlerimiz içine manevi dermanlar gizlemiştir. Hem de ne demişler; “Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş”.
Rabbimiz cümlemizi şu mübarek zaman dilimlerinde maddi ve manevi dertlerine derman bulan, her iki dünya saadetine eren kullarından eylesin.
Âmin…
Mübarek Ramazan Bayramımızı tebrik ediyor, öncelikle salgın hastalıktan bizleri, milletimizi ve tüm insanlığı muhafaza etmesini Rabbimizden niyaz ediyorum.