Benim de katıldığım son zaman da 20 yaşlarımıza ait fotoğraf akımına bakıyorum da “zaman nasıl geçmiş?” sorusunu sormadan duramıyorum. Kendi adıma hayatımın dönüm noktası olarak nitelendirdiğim günlerdi. Teknolojinin günümüze göre ilkel kaldığı, muhabbetlerin bir o kadar samimiyetle yaşandığı yıllardı. Cep telefonlarının lüks olduğu, yüzlerimizin hep güldüğü yıllardı.
Her geçen gün teknolojinin hayatımızdan zamanı çaldığını fark edemedik. O kadar teknolojiyi takip ettik ki, en değer verdiklerimizi unuttuk. Önceden komşu ziyaretlerin de televizyondan dolayı sohbet edemiyoruz diye yakınırken, şimdi aynı masada cep telefonlarından oyun oynar olduk. Kısacası teknolojinin hayatımıza kolaylık getirmesine müsaade ederken, özgürlüğümüzü sanal ortama taşımamıza engel olamadık. O kadar teknoloji hayranı olduk ki çocuklarımız ile aramızda mesafelerin artmasına sebep olduk.
“Ömür; ezan ile namaz arası kadardır.” derler. Doğduğun da kulağına ezan okurlar, öldüğünde namazını kılarlar. Hayata geldiğinde ismini kulağına okudukları andan, ölene kadar isminle hitap ederler, öldüğünde “cenaze nerede” diye sorarlar. İsmimiz bile o anda unutulur. İşte bu nedenle şu kısa zamanımız da teknolojiden ziyade sevdiklerimizle birlikte daha fazla ve kaliteli zaman geçirmeliyiz. Covit-19 salgınını düşünürsek, en sevdiğimiz kişilerle bile yan yana gelemiyoruz. İnşallah bu zamanlar da geçecek ve bu dönemde sevdiklerimizle geçiremediğimiz zamanı telafi edeceğiz.
“Akıp giden zaman içinde kafesteyim” diyor Mevlana. Bu zaman için de amacımız başta mutlu olmak ve sevdiklerimizi mutlu etmek olmalı, hayatı kaçırdığımız yerden yeniden yakalamalı.
“HAYAT BİR UYKUDUR.
ÖLÜNCE UYANIR İNSAN,
SEN ERKEN DAVRAN
ÖLMEDEN ÖNCE UYAN”
MEVLANA
Her geçen gün teknolojinin hayatımızdan zamanı çaldığını fark edemedik. O kadar teknolojiyi takip ettik ki, en değer verdiklerimizi unuttuk. Önceden komşu ziyaretlerin de televizyondan dolayı sohbet edemiyoruz diye yakınırken, şimdi aynı masada cep telefonlarından oyun oynar olduk. Kısacası teknolojinin hayatımıza kolaylık getirmesine müsaade ederken, özgürlüğümüzü sanal ortama taşımamıza engel olamadık. O kadar teknoloji hayranı olduk ki çocuklarımız ile aramızda mesafelerin artmasına sebep olduk.
“Ömür; ezan ile namaz arası kadardır.” derler. Doğduğun da kulağına ezan okurlar, öldüğünde namazını kılarlar. Hayata geldiğinde ismini kulağına okudukları andan, ölene kadar isminle hitap ederler, öldüğünde “cenaze nerede” diye sorarlar. İsmimiz bile o anda unutulur. İşte bu nedenle şu kısa zamanımız da teknolojiden ziyade sevdiklerimizle birlikte daha fazla ve kaliteli zaman geçirmeliyiz. Covit-19 salgınını düşünürsek, en sevdiğimiz kişilerle bile yan yana gelemiyoruz. İnşallah bu zamanlar da geçecek ve bu dönemde sevdiklerimizle geçiremediğimiz zamanı telafi edeceğiz.
“Akıp giden zaman içinde kafesteyim” diyor Mevlana. Bu zaman için de amacımız başta mutlu olmak ve sevdiklerimizi mutlu etmek olmalı, hayatı kaçırdığımız yerden yeniden yakalamalı.
“HAYAT BİR UYKUDUR.
ÖLÜNCE UYANIR İNSAN,
SEN ERKEN DAVRAN
ÖLMEDEN ÖNCE UYAN”
MEVLANA